Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Aralık 2011 Cuma

Su ve Diş Macununda ki Gizlenen Florür Tehlikesi




In Association with Amazon.co.uk Amerikada ki bilim adamları tarafından yapılan yeni bir çalışmada, içme suyundaki yüksek florüre maruz kalma, beyin  hasarına sebeb olduğunu kanıtlamış. Aslında yıllardır Florürün insan sağlığına olan zararlı etkileri bir çok çalışmada ortaya çıkarılarak,  Amerika eyaletinlerinde ve Avrupanın  90 % oranında suya ilave edilen Flörür yasaklanmıştır. 
Flörürün insan sağlığına etkilerinin araştıldığı 60 günlük bir süre ile fareler üzerinde yapılmıştır. Florürün , beyin neokorteks, hipokampus ve serebellum alanlarda nörodejeneratif ve morfolojik değişikliklere neden olduğu,  omurilik ve siyatik sinirlerde yıpranmalara sebeb olduğu  gösterilmiştir.(1) 


Amerika televizyon sunucusu Alex Jones'un suya katılan Florürün zararları ve devlet tarafından neden hala savunulduğunla ilgili videosu oldukça bilgilendirici.
 
Ayrıca K. Pratap Reddy  tarafından da Haydarabad Üniversitesi Journal  Tıp ve Müttefik Bilimler enstitüsünde  ki bir çalışmada da yüksek düzeyde florürün içme suyuna  (1-12 ppm)katılması,  iskeletin fiziksel deformasyonlara neden olduğu ve  doğrudan merkezi sinir sistemini etkilediği  ispatlamışlardır.
Florüre Eylem Ağı (FAN) göre, 25, flor flor düzeyleri, bir milyon kişi başına 0,3 ila 3 parça olarak düşük bile, IQ azalması ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.

Dr. Phyllis Mullenix ve arkadaşları tarafından 1995 yılında sıçanla yapılan bir çalışmada da , florürün "motor fonksiyon bozukluğuna, IQ ve / veya insanlarda öğrenme güçlüğü için potansiyel bir göstergesi olan zeka kapasitesinde gerilemelere sebeb olduğunuda ayrıca ABD, Meksika, Çin ve Hindistan gibi farklı ülkelerde yapılan çok sayıda  ki çalışmalarıyla florür maruz kalan çocuklarda IQ açıkları ile ilişkili olduğunu tespit etmişlerdir. 

 
Yeni Zelanda Florür Eylemi Grubu ve Floridasyona Hayır Kampanyası temsilcisi Mark Atkin:
"Bu ağır bir ihmalkarlık ve Bakanlığın yasal görevini yapmamasıdır. Onların, bu toksin konusunda insanlara baskı yaptıkları, bu ileriyi göremeyen yönlendirmelerinin yerine, floridasyonun işe yaramadığını, insanları tehlikeye attığını" söylüyor. Son araştırmalar, florürün önlenmesi gereken en önemli zamanın, yaşamın ilk yılı olduğunu gösteriyor. Atkin:

"Eğer biberonla beslenen bebeklerin maması, florür eklenmiş su ile yapılırsa, bir faktör nedeniyle bebeklerde doz aşımı oluyor. Geçen yıl, Amerika Diş Derneği, 'bebek mamalarının florür eklenmiş su ile yapılmaması' uyarılarını vurgulamıştı." Atkin sözlerine şöyle son veriyor:
"Bizim kendi besin standartları belgelerimizdeki uyarıları, Bakanlık reddederek, bebekleri riske atıyor. " diyerek aslında çok önemli bir vurdum duymazlığa işaret etmektedir.
Bu özelliği sebebi ile Hitler Yavudi kamplarındakı gaz odalarında bu gazı kullanmıştır. 
 
Bu tehlikelerin farkında olan bir çok Amerika  eyaletlerinde içme sularına katılan florür yasaklanmıştır, fakat ülkemizde malesef bu kimyasal hala diş sağlığında oldukça popüler bir şeçimdir.
Avrupa da  florürün şehir suyuna ilavesi 99%  oranında  reddedilmiş, yasaklanmış, ya da çevre, sağlık, yasal ya da etik kaygılar nedeniyle florür takviyesi durdurulmuştur. Hatta bu yüzyılın Almanyasında dahi Florür bakın hangi gerekçe ile yasaklanmış:

"1978 yılında, Batı Alman Gaz ve Su Uzmanları Derneği, yasal nedenlerle florür takviyesi red ederek,  1 Litre başına 1 mg olan optimal florür konsantrasyonunu insan vücudunda uzun vade kullanıldığında bir hasara sebeb olabileceği gerekçesini göz önünde bulundurulduğunda kullanımını yasaklamıştır' (2)

Başka bir çalışmada ise Florürün Tiroid kanseri ile bağlantısına dikkate çekmektedir.
 1955 yılında New England Journal da ki bir rapora göre ‘ tiroid kanseri, San Francisco, şehrin içme suyu florürlü sahip olduğu döneminde yüzde 400 artış göstermektedir ",  Gladys Caldwell ve Philip Zanfagna adlı yazarların  1974 yılında ki çalışmalarını yazdığı kitaptan alınmıştır.(3)
 
Daha yakın bir tarihte 1998 yılında John Yiamouyiannis sodyum florür Ulusal Toksikoloji Programı kanser biyoassay sonuçlarını yayınlamıştır. Bu yine verilerin yanı sıra tiroid adenom olayların florürlü suyu tükeyen populayonlarda artmış olduğu gözlenmiştir. Ancak, ne yazık ki NTP raporunun son yayınlanan bölümünde ise  "karsinojenite mutlak kanıt değildir ", sonucu ile FDA tarafından değiştirilmiştir.
Her ne kadar Florürün zaralı olduğunun kanıtlanması örtbas edilmeye çalışılsa da sonunda FDA Amerikanın bütün eyaletlerinde suya eklenen miktarı azaltığını açıklamıştır.
 

 
Ekim 2010 yılından bu yana Amerika Waterloo, Ontario'da florür takviyesi engellemek için29 eyalettin çeşitli şehirlerinde florür takviyesi durdurulmuştur.

Böbrek hastalığı olan kişiler, florür toksisitesine yüksek bir duyarlılıkları vardır. Florürü vücüttan atılımını sağlamayan böbreğim süzme kapasitelerinin azalmalmıştır. Sonuç olarak, florür toksik seviyeleri yükselir ve  kemiklerde birikir ve alüminyumun toksisitesini de  yoğunlaştırmak ve renal osteodistrofi olarak bilinen acı bir kemik hastalığı neden olabilir.


 
Ayrıca diş kavitesini güçlendiriği öne sürülen Florürün aslında diş dental yapısında hiç bir önemi olmadığını vurgulayan bir dizi çalışmada çalışmada da 1998de
 ‘ USA ve Batı ülkelerinde suya ilave edilen florür varlığında veya yokluğunda diş kavitesi üzerinde hiç bir farklılık görülmemiştir.’(4)
 
Demek ki Florürün uzun süreli kullanımlarının etkileri yıllardır bilinmekte ama göz ardı edilmektedir. Peki neden?

Bu kadar zehirli olan bu kimyasalın ilk önce insan vücüdundaki etkilerine baktıktan sonra, bu tehlikeli maddenin neden suyumuzda veya diş macunumuzda son bulduğunu anlamanızı sağlamak için gerçekleri önünüze sermeye çalışacağım.
 Florür, nötr haldeki flor atomunun, bir elektron alarak iyon(anyon) haline geçtiğinde aldığı isimdir. F−1 olarak gösterilir. Bu iyona başka bir unsur yapıştırılır. Florür iyonu içeren maddelere de verilen bir isimdir. Bir iyon olduğundan dolayı, kendi başına doğada yer almaz; ancak bir çözeltide karşı iyonu ile yer alabilir.

İnsan vucudünda florürü emerek depo eden ilk merkez,
Epifiz,denen omurgalıların beyninde yer alan mercimek tanesi büyüklüğünde bir bezdir. Bu bez ingilizcede pineal gland  epiphysis cerebri, epiphysis, conarium ve organ  Üçünçü göz olarak da tanımlamaktadırlar.  Bu organ ayrıca bir  kozalağa ‘Pine’ benzediği için bu adı almıştır.  

 
Bu epifiz bezi doğumdan üç yaşına kadar hızlı büyümeye devam ederken, üç yaşından  ergenliğe kadar daha yaş büyümeye devam eder. ( 3 yaş altı çoçukların kullandığı  macunlarında ki floürü miktarda bezin büyümesini tamamen durdurarak IQ düzeyini etkiler) Epifiz bezi vücutta bir çok organında düzenli çalışmasını sağlamaktadır. Erken yaşlarda alınmaya başlayan florür bu bezin gelişmesini engellerken Kısırlıktan, böbrek yetmezliğine, Tiroid, pankreas ve hipofiz bezinin de  aktivitelerinde aksaklığa sebeb olur. Sonuçta, kanserle, şeker hastalığı ile , kısırlık gibi bir çok hastalıkla savaşan bu yüz yılın insanları ortaya çıkar.   


 
Bu kadar bilgiden sonra artık Epfiz bezinin sağlıklı çalışmasının önemini ve florürün toksik etkileri bilinmesine rağmen neden ısrarla önerilmiş olabileceğinizi herhalde tahmin etmişsinizdir.
Bill Gate’in bir toplantısında ağzından kaçırdığı gibi, ‘Dünya populasyonu hızla büyümeye devam ediyor ve bir  şey yapılmalı ‘ bence zaten yapılmaya çoktan başlandı. Bir yandan üremenini önüne geçilmediği 3 dünya ülkelerinde bitmeyen savaşlarla, Afrika kıtasının sonu gelmez etnik temizliği ve AIDS ile, ve kısırlaştırılan Avrupa.
Populasyonun dengede tutulmasını sağlamsının yanında, aslında Epifizin bezinin yüzyıllardır üçüncü göz olarak bilinmesi de dikkate değerdir. Bir çok ruhsal dokrin öğreticileri bu kısmın aktiviyasnunun bizi ruhsalığa taşıyarak aslında rüyada olduğumuz bu realiteden uyanacağımızı belirtmektedirler.
 



 
Ortadaki resim; Sümerlerde medeniyetinde 3000 yıl öncesine ait taş kabartmalardan ve çok ilginç olanı Vatikanda Papa nın elinde tutuğu çam kozalağına benzemiyor mu? Acaba yüzyıllardır bu  bezin sırrı bilinmekte olup,  bazı gizli örgütler tarafından  insan  realitiseni kontrol ve manipülayonunda mı kullanılıyor du?

1*Varner JA, et al. (1998). Chronic Administration of Aluminum-Fluoride and Sodium-Fluoride to Rats in Drinking Water: Alterations in Neuronal and Cerebrovascular Integrity.Brain Research. 784: 284-298.

2*Hilleman B Alıntılar: "florür takviyesi: Çekişme uzağa gitmek olmaz" Chemical and Engineering News, 1988 Ağustos, 66:31 
3*Caldwell G, Zanfagna PE - "Fluoridation and Truth Decay" Top-Ecol Press, Library of Congress No. 74-80847 (1974) also, see: Gotzsche A-L - "The Fluoride Question: Panacea or Poison?" Stein & Day (New York) ISBN 0-8128-1974-X (1975)
4*Heifetz SB, et al. (1988). Prevalence of dental caries and dental fluorosis in areas with optimal and above-optimal water-fluoride concentrations: a 5-year follow-up survey. Journal of the American Dental Association 116: 490-5.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder